Genetik olarak çürüğe yatkınlık, kötü ağız sağlığı ve estetik gereksinimlerin yanı sıra mükemmel bir gülüşe sahip olma isteği günümüzde bir dizi atılımı beraberinde getirmiştir. Son zamanlarda tüm dünyada dental malzeme üreticileri bu global ihtiyaçtan destek alarak birçok yeni malzemeyi ve dental materyali piyasaya sundular. Bu materyaller içerisinde zirkonya güçlü yapısı ve estetik gereksinimlere yeterli ölçüde cevap verebilmesiyle birlikte dental sektörde daha önce kullanılan yöntem ve materyallerin önüne geçmiştir. Bununla birlikte her tedavinin belirli durumlarda uygunluğu, avantaj ve dezavantajları söz konusudur. Bu tedavi seçenekleri; hastanın yaşına, diş eti sağlığına, dişin kanal tedavili olup olmama durumuna, dişin üzerinde var olan bir çürük temizlendiyse sağlıklı kalan kısmına, dişlerin çiğneme veya kapanış sırasındaki ilişkilerine kadar birçok değişken faktörden etkilenebilmektedir.
Zirkonya Kaplama Nedir?
Zirkonya, periodik cetvelde titanyum ailesinde bir metal olan zirkonyumdan türetilen bir metal oksittir. Zirkonyum-oksit 1970’lerden beri sağlık alanında kullanılmaktadır ve 2000’li yılların başında dental sektörde, ilk başlarda diğer dental seramikler için alt yapı materyali olarak ve daha sonra tamamen zirkonya materyalleri ile üretilen kaplamalarda temel malzeme olarak kullanılmaya başlanmıştır. Zirkonya kronlar, doğal gücü ve dayanıklılığı nedeniyle yiyecekleri çiğnemek için güç gerektiren arka grup diş kaplamalarına ihtiyaç duyan hastalar için ideal bir malzemedir. Zirkonya mekanik ve estetik özelliklerinin yanı sıra biyouyumluluğu sayesinde birçok klinik uygulama için muazzam bir popülerlik kazanmıştır. Zirkonya güçlü bir kaplama ve köprü materyali olmasının yanı sıra implant abutmentleri, intramukozal eklentiler, kemik içerisi implant malzemesi ve en son kemik greftleri için iskelet olarak kullanılmaya başlamıştır.
Porselen Kaplama Nedir?
Metal destekli porselen (MDP) kaplamalar diş hekimliğinde 1950’lerden bu yana kullanılmaktadır. Porselen kaplamalar, metal bir alt yapı üzerine seramik malzeme katmanlanarak (yığılarak) yapılan birkaç katmanlı restorasyonlardır. Metal destekli porselen kaplamalar metal alt yapıları sayesinde dayanıklılık ve uzun ömür kazanırlar ve üzerlerine yığılan porselen katmanı sayesinde hasta tarafından kabul edilebilir yeterli estetik ve doğal görünüme sahip olurlar.
Metal destekli porselen kaplamalar, daha az maliyetli bir restoratif çözüm arayanlar için mükemmel bir malzeme seçimi olsa da daha önce de belirtildiği gibi diş etinde renk bozulması, olası alerjik reaksiyonlar ve porselen üst yapıyı desteklemek için ek bir metal çerçeve ihtiyacı gibi çeşitli dezavantajlara sahiptirler. Bu restorasyonlar metal alt yapı ve porselen tabakası olmak üzere iki ana yapıdan oluşmaktadır. Bu ana malzeme yapısı, yapılan ve hasta ağzına yerleştirilen restorasyonun nihai performansını önemli ölçüde etkilemektedir. Metal destekli porselen kaplamaların tarihsel olarak ağızda kalma ve başarı oranlarını (success rate, survival rate) kısaca değerlendirirsek; metal üzerine yığım yapılarak tabakalanan seramikte yüksek oranda ufalanma, kırılma ve kopma oranları sergiledikleri görülmüştür. Bu kırılma tarzı başarısızlıkların iki temel nedeni vardır; birincisi, metal destek üzerine tabakalanan seramik katman çok ince olduğu için malzeme daha az dayanıklı hale gelmektedir. İkincisi, alt yapı metalinin termal genleşme özellikleri ile tabakalı seramiğin ısı karşısında gösterdiği fiziksel özellikler arasında bir fark vardır. Bu durum da katmanların üretim sırasında farklı oranlarda genişleyip büzüldüğü anlamına gelir. Bu fiziksel özelliklerin farklılıklarından dolayı özellikle metal ve seramiğin birleştiği bölgede final restorasyon için kusurlar ve zayıflıklar oluşmaktadır. Fakat bu dezavantaj zirkonya kaplamalar için geçerli değildir.
Bu durum zirkonya restorasyonlar için farklılık arz etmektedir. Zirkonya kaplamalar solid bir zirkonya bloğundan eksiltme yöntemi ile tam şekilli restorasyonlar üretilerek sinterlenmektedir. Malzemenin monolitik ve tam anatomik yapısı sayesinde yapılan restorasyon tüm alanları açısından aynı malzeme özelliklerine sahip olduğu için daha sağlam bir yapıya sahiptir. Metal destekli porselen kaplamaların yukarıda anlattığımız dezavantajları, zirkonya restorasyonlarda bu solid yapı sayesinde elimine edilmiş olmaktadır.
Tüm bu değerlendirmeler ışığında zirkonya dental malzeme olarak MDP kaplamalar için kullanılan seramiklerden istatistiksel olarak önemli ölçüde güçlü olsa da monolitik malzemenin de zayıf olduğu alanlar vardır. Yeterli mesafe olmayan ağızlar, köprü bağlantılarının mesafeden dolayı yeterli kalınlıkta yapılamadığı durumlar monolitik malzemenin kullanımında karşımıza çıkan klinik limitasyonlardır. MDP kaplamalar, bu tarz limitli alanlarda daha uzun süreli çözüm sağladığı için kliniğimiz tarafından önerilmektedir.
Neden Zirkonya Restorasyonlar Daha Çok Tercih Ediliyor?
- Güvenilirlik ve Dayanıklılık
- Doğal Görünüm
- Hastaya göre materyal çeşitliliği
- Biyouyumluluk
Güvenilirlik ve Dayanıklılık
Zirkonyum materyali, diş kaplamaları için üstün güç ve dayanıklılık sunar. Bu güç ve dayanıklılık, metal destekli porselen restorasyonlarla kıyaslandığında porselen katmanından en az 3 kat daha güçlüdür. Metal destekli bir porselen restorasyonda tabaka şeklinde metalin üzerine yığılan porselen katmanı çok ince olduğu için iki malzeme arasındaki bağlanma gücü düşmekte ve porselenleri ağız ortamında daha dayanıksız hale getirmektedir. Dental porselenden farklı olarak zirkonya materyali, aşınmaya ve yıpranmaya ufalanmadan dayanabilir, bu nedenle zirkonya restorasyonları çiğneme ve bruksizm (diş sıkma problemi) kuvvetlerini daha iyi tolere eder. Yeni teknolojiler sayesinde geliştirilen monolitik zirkonya (tek, katı zirkonya blokları), çok daha sağlam neredeyse kırılmaz bir yapıda olup, özellikle arka grup dişlerde çiğneme kuvvetinin maksimuma ulaştığı zorlu bölgelere dayanacak kapasitede yapılmıştır. Bu özelliği, zirkonya materyalinin dental porselene oranla çok daha fazla stabilizatör içermesi sayesinde kazanır. Bu şekilde kuvvetli çiğneme ve öğütmeye karşı dayanıklı ve dirençli kılar, hastalar uygun bakım ve temizliklerini yaptıkları ölçüde yaşam boyu dayanabilecek kapasiteye sahiptirler.
Doğal Görünüm
Zirkonyum içerisinde herhangi bir gri metal desteği içermediği için diş eti kenarında gri renkli bir hale, çizgi oluşturmaz. Metal destekli porselen kaplamalar, kaplamanın diş etine yakın kısmında porselen tabakanın altında bir metal güçlendiriciye sahiptir. Bu metal destek genellikle diş eti kenarında görülmese de zamanla diş etinde gri renklenmeler ve yansımalar oluşturabilir. Zirkonya, metal destekli porselenlere oranla çok daha az bir opak yapıya sahip olduğu için dişin renk karakteristiğini daha iyi karşılar. Bu sayede kaplamaların üzerine gelen ışık zirkonya materyali tarafından bir miktar emilir, bir miktar yansıtılır ve az bir miktarda da olsa ışık süzülerek geçirilir. Bu transparan, translusens ve yansıtma özelliği materyale temel renk karakteristiğini verir. Zirkonya restorasyonlar içerisinde gri metal tabaka olmadığı için rengin fiziksel karakterini doğal dişe daha benzer özelliklerde taklit eder. Sonuç olarak ‘’zirkonya mı porselen mi?’’ sorumuzu doğallık bakımından tekrar sorarsak zirkonya kaplamalar metal destekli porselenlerle karşılaştırıldığında hastalara daha doğal görünüm sunmaktadır.
Hastaya Göre Materyal Çeşitliliği
Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde diş hekimliği alanında kullanılan birçok farklı zirkon türü, birçok marka adıyla piyasaya sürülmüş ve bu durum hastalarda çok ciddi kafa karışıklıklarına yol açmıştır. Hastalarımız kliniğe geldikleri zaman biz hekimlere sordukları soruların başında hangi zirkonu veya hangi markayı kullanıyorsunuz oluyor. Çok basitleştirilmiş merdiven altı üretimi yapılan zirkonya markalarını hariç tuttuğumuz zaman; adı ve markası ne olursa olsun çoğu dental zirkonya materyalleri benzer kimyasal kompozisyona sahiptir. Dental zirkonyaların, içeriklerinden bağımsız olarak üretim süreçlerindeki farklılıklara göre iki ana fiziksel özelliği olan güç ve şeffaflıkları değiştirilebilmektedir. Özellikle zirkonya materyalin şeffaflığında yapılabilen bu özelleştirmeler, hata payını en aza indirmekte ve her bölge için farklı estetik özelliklerde bloklar seçebilmemizi sağlamaktadır.
Biyouyumluluk
Biyouyumluluk, hastada kullanılan biyomateryalin herhangi bir inflamatuar, alerjik, bağışıklık, kanserojen etkiler açısından canlı dokunun verdiği reaksiyonun medikal olarak uygunluğu, kabul edilebilirliğidir. Zirkonya güncel olarak kaplama ve köprülerde, diş implantlarında, ortopedide, kemik greftleri için iskelet olarak kullanılabilmektedir. Zirkonya yüksek biyouyumluluğu sayesinde, metal destekli porselen restorasyonlardaki alaşımlara karşı oluşabilecek alerjik reaksiyonlara neden olmaz. Aynı zamanda dokulara mükemmel uyumu ile kaplama ve köprülerde klinik kullanım açısından en güvenli liman haline gelmiştir. Metal destekli porselenler içeriklerindeki metal ve seramikler nedeni ile hastaların yumuşak dokularında istemediğimiz reaksiyonlara neden olabilmekte ve diş eti sağlığını bozabilmektedir. Bu yüzden alerjik fenotipe sahip hastalarımızda ‘’zirkonya mı porselen mi?’’sorusuna cevabımız klinik olarak kesinlikle zirkonya olacaktır.
Sonuç
Sonuç olarak metal destekli porselen restorasyonlar 60 yılı aşkın diş hekimliği pratiğinde kullanılmış ve önemli bir yer edinmiştir. Teknolojinin sürekli gelişimi ile birlikte zirkonya gibi modern dental materyaller diş hekimliğinde kullanılan önceki malzemelerin ve endikasyonların yerini almıştır. Hastaların estetik ve fonksiyonel beklentilerini karşılayabilmek için bilim ve teknoloji alanlarında çok sayıda çalışma yürütülmektedir. Bugün diş hekimliği pratiği için mükemmel bir malzeme gelecekte vasat bir materyal haline gelebilmektedir. Bu yüzden gelişen materyallerin takibi ve uygulama pratiğinin kliniğe oturtulması güncel hasta yaklaşımı açısından çok önemlidir.
Tevfik Yavuz (Yardımcı Doçent Doktor – Protez Uzmanı)